Dijital Doğanlar ve Doğmayanlar Toplumu

Dijital doğanlar diğer bir ifadeyle telefondan öncesini bilmeyenler çevrelerinde ilgi odağı haline geliyorlar. Ebeveynlerin onları garipsemesi, teknolojiyle olan ilişkilerini yadırgaması kaçınılmaz. Değişimi kabullenmeyen her insan kendinden sonra gelen nesille büyük bir bilgi çatışmasına düşecek. Gelecek nesillerin ülkenin geleceğini olduğunu düşünürsek değişime ayak uydurmak ona karşı direnmemek herkes için en iyisi.

Ben bu konuyu biraz daha açmak istiyorum.

Fare toplumu olarak geleneksel medyanın verdiği kültür ile hazır içeriğe bayılıyoruz. Kendimiz oturup iki kelime yazmak, fotoğraf çekmek ve dahası proje geliştirmek yerine sürekli tüketen, üretkenliğini her geçen gün kaybeden bir toplum haline döndük.

Yeni doğan nesiller ise, dijital çağın nimetlerinden yararlanırken büyük bir tezatlık içinde kalıyorlar. Batı toplumu aram motorunu, sosyal ağını dünyaya yaymışken biz teknoloji dünyasında hedeflerimizi 2025 senesine kadar bekletiyoruz. Teknolojinin yüksek hızlı ivmesi karşısında bu denli uzun vadeli beklentiler içinde olmak hem de mevcut grafiği çizmek için vahim bir durum.

Fare toplumu dışında hiç bu alana girmeyen dijital toplumu anlamak istemeyenler de var. Biz henüz tam anlamıyla teknolojiye alışmış bir toplum yapısına sahip değiliz. Tabii olarak arada istisnalar olacaktır. Lakin birçok alanda olduğu gibi internete karşı kapalı bir duruş sergiliyoruz. Sanal alemin tabiri ile; “Offline Toplum”.

Klavyeciler toplumu kendini bu iki toplumun son derece baskın olduğu bir ortamda gösteremez. Günümüz dünyasında birçok sektör içinde teknolojinin ve internetin nimetlerinden yararlanıyoruz. İletişim çağında bu teknolojileri dışlamak, garipsemek, alışma çabası göstermemek, ya offline ya fare toplumu olmayı tercih etmek hiç hoş değil.

Kendinizi onların yerine koyun. Telefonu elden düşürmeyenler, klavye başından kalkmayanlar hakkında suç bulmak değil empati kurmak gerekir. Onları anlamaya çalışmak ve dünyalarını keşfetmek herkese zengin bir kültür katacaktır. Zengin bir kültür diyorum çünkü farklı alışkanlıklara ve bakış açılarına sahip iki kültürün kaynaşması toplumun gelişiminde büyük rol oynayacaktır.

Dijital dünyada doğup büyüyen çocukların bizim kültürlerimizin yeniden şekillendiği bir ortamda yaşamlarını sürdürecekleri şüphesiz. Yeni nesil dijital bir çağda doğup büyürken değişime direnmek onlara ihanet olur. Değişimin kaçınılmaz olduğunu bilir, ekonomiden, siyasete, aile hayatından toplumsal ilişkilere kadar tüm alanda onlarla beraber olursak geleceklerini beraber şekillendirmiş oluruz.

Çevirimiçi milyonlarca kimliğin gizlilik, güvenlik sorunlarını toplum olarak çözmeli, teknolojilerin yaşama etkilerini toplum olarak ele almalıyız. Ebeveynler olarak online oyunların yarattığı bağımlılıktan, gelişimlerini olumsuz etkileyen tüm zararlı içerik ve yazılımlara karşı tek bilek olarak mücadele vermeliyiz.

Bugünü anlamak ve geçmişi değerlendirip geleceğe yön vermek insanların elinde. Bugünü anlamak dijital doğanları anlamakla mümkün. Geçmişi bilenler bu toplumu anlayarak onlarla birlikte geleceğe yön verebilirler.